I zapamtite, ovo je mjesto na kome prava glazba nikad ne umire.
Ve unutmayın, burası gerçek müziğin asla ölmediği yer.
Ovo je mjesto gdje možemo pričati o svojim osjećajima.
Özgürlüğü tadıp duygularımızı paylaşacağımız bir yer.
Ovo je mjesto pripadalo razvratniku Casanovi?
Yani burası çapkın Casanova'ya mı aitti?
Ovo je mjesto poznato kao groblje za rakete.
Burası roket mezarlığı diye bilinen bir yer.
Kažem ti, Dean, ovo je mjesto gdje lovi.
Sana söylüyorum Dean burası avlanma bölgesi.
Strah te je njega i ovo je jedino mjesto gdje te nikad neće naći, ovo je mjesto na koje on nikad ne može doći.
Ondan korkuyorsun ve seni bulamayacağı tek yer burası. Ulaşamayacağı tek yer burası.
Ovo je mjesto samo za borilačke vještine.
Bu yer sadece dövüş sanatları için.
Dakle, ovo je mjesto gdje ću raditi svoj posao, ovdje u... uredu.
Demek işimi burada halledeceğim. Burada, bu ofiste. Aynen öyle.
Ovo je mjesto za ambiciozne ljude, za mlade ljude.
Bu iş hιrslı ve genç kişilere uygundur.
Ne bih te prekidao, ali ovo je mjesto gdje naša vrsta inače živi.
Bana doğayı anlatma. Animal Planet izliyorum ben.
Ovo je mjesto za poslovanje, a ne za rastezljive igračke!
Burası bir iş yeri, plastik oyuncak yeri değil!
Pa, ovo je mjesto gdje moj prijatelj procjenjuje da će se dogoditi.
Benim dostum da buluşmanın burada olacağını söylüyor.
Više od 300 ubojstava dnevno, ovo je mjesto nasilja.
Her gün 300'den fazla cinayet ve saldırı yaşanıyor.
Redu, ovo je mjesto gdje vitraž istaknuo.
Pekâlâ, mozaik camın gösterdiği yer buraydı.
Ovo je mjesto kakvo je mama željela za nas.
Annem bizim için böyle bir yer isterdi.
Ovo je mjesto na koje ljudi dolaze kad im dosadi život.
Çünkü burası insanların yaşamaktan gerçekten sıkıldıklarında geldikleri tür bir yer.
Ovo je mjesto za djevojčice. I ja nisam jako dobar u ovome,
Burası kızlara göre bir yer. Ve ben bu konuda pek iyi değilim,
(Smijeh) Gledajte, ovo je mjesto na kojem smo danas.
(Gülüşmeler) Bakın bu gün biz buradayız.
Ovo je mjesto gdje drugi oblici istraživanja trebaju uskočiti, a to je i razlog zašto PISA ne zalazi u govorenje zemljama što trebaju raditi.
Burası diğer araştırma türlerinin sonuç vermesi gerektiği yer ve işte bu yüzden PISA, ülkelere neler yapmaları gerektiğini söyleme konusunda girişimde bulunmuyor.
(Smijeh) Ovo je mjesto gdje meditanti -- vidite kako je pomalo inspirirajuće.
(Gülüşmeler) Bu meditasyon yapanların olduğu yer- gördüğünüz gibi ilham verici.
Ovo je mjesto gdje jedne od najvećih, najzlokobnijih oluja na svijetu stvaraju ogromne valove koji razaraju obaju.
Burası da, dünyanın en büyük, en şiddetli fırtınalarının kıyı şeridini döven devasa dalgaları gönderdiği bir yerdi.
Narator: Ovo je mjesto koje su izabrali za svoje lažne audicije za reklamu za sjajilo za usne.
Sunucu: Burası, sözde bir dudak kremi reklamı çekimi için seçilen bir alan.
I reče mi: "Ovo je mjesto gdje će svećenici kuhati žrtve naknadnice i okajnice i žrtvu pomirnicu, gdje će peći prinosnice da ih ne iznose u vanjsko predvorje te ne posvete naroda."
‹‹Kâhinlerin suç sunusuyla günah sunusunun etini haşlayacakları, tahıl sunusunu pişirecekleri yer burası›› dedi, ‹‹Öyle ki, bunları dış avluya çıkarıp kutsallıklarını halka geçirmesinler.››
3.3290181159973s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Ve unutmayın, burası gerçek müziğin asla ölmediği yer. 